Kan Doku Mudur?
Bazen bir an gelir, hayatın ne kadar karmaşık olduğunu anlamak istersiniz. Bir sabah uyandığınızda dünya her şeyden önce ne kadar basit gibi görünse de, içsel bir soruyla kafanızın içinde dönmeye başlar: Kan doku mudur? Bu soru, Kayseri’nin soğuk sokaklarında aradığım cevaplardan biriydi. Her şey, küçük bir olayla başladı.
O Gün…
Yazık ki, sabahın köründe gözlerim yavaşça açıldığında, içimden bir şeylerin ters gittiğini hissettim. O gün bana göre normal bir gündü. Ama o günü anlatırken, aslında bir şeylerin değiştiğini yeni fark ediyorum. Çünkü bazen hayatın gerçek anlamı, o anları anlamadığımızda ortaya çıkar. Yavaşça mutfağa gidip kahvemi hazırlarken, annem bana bakıp “Bugün okula gitmeyecek misin?” dedi. Sanki son birkaç yıldır okuldan sonra neler olduğunu hiç sormamıştı. O an, annemin sesindeki tınıyı fark ettim; bir hayal kırıklığı vardı. Bunu hemen fark etmemiştim, ama kahvemi karıştırırken düşündüm. Kan doku mudur? Bu kadar basit bir soru bile, o anların duygusal yüküyle bambaşka bir hale gelebiliyordu.
Odaya Girdim ve Bir Ses…
Annemin o gözlerindeki soru, bana her şeyi hatırlatıyordu. Odaya adım attığımda, arkadaşım Ahmet’i aradım. Birlikte büyüdük, aynı mahalledeydik, neredeyse her şeyi paylaştık. Ama o gün aradığımda, sesinde bir şey vardı. Bir mesafe, bir soğukluk, sanki yıllarca birbirimize yazmadık. “Ahmet, nasılsın?” dediğimde, bana dönüp “İyi” dedi. O kadar kısa ve soğuktu ki, bir anlık donma hissiyle hiçbir şey söyleyemedim. Bu, bizim arasındaki mesafenin ne kadar arttığını gösteriyordu. Ama ben hala anlamıyordum. “Kan doku mudur?” diye düşündüm. Yani, yıllardır birlikte olduğumuzda kan bağımızın, arkadaşlığımızdan daha mı önemli olduğunu sorguladım.
Kan Bağımız mı? Yani?
Birkaç gün önce, Ahmet’le eski günleri hatırlayıp gülerken, aniden onun gözlerindeki yalnızlık bana çarptı. Bunu fark etmek, sanki birden bir duvara çarpmak gibiydi. “Neden böyle olduk?” diye sordum. O an o kadar çok şey yaşadık ki, ne kadar duygusal olduğumu fark ettim. Çünkü çocukluğumuzdan beri çok yakındık, ama son zamanlarda hiçbir şey eskisi gibi değildi.
Ve işte o an düşündüm: Kan bağları insanın hissettikleriyle ne kadar ilişkili? Aile, kanla birleştirilen bir bağ olabilir ama dostluk? Dostluk, bir başkasına duyduğun hisle büyür. Ahmet’e bağlanmam, kanımdan değil, duygularımdan kaynaklanıyordu. O yüzden, birisinin kanıyla, başka birinin düşünceleri arasında ne fark vardı?
Hayal Kırıklığı…
O gün, Kayseri’nin o soğuk sokağında yürürken, bir an hayal kırıklığını hissettim. Bir zamanlar yakın olduğum insanlar, birer yabancı gibi görünmeye başlamıştı. O eski sohbetlerin, eski kahkahaların yerini sessizlikler almıştı. Kan bağım olan kişiler bile, birer mesafeye dönüşüyordu. Hızla geçen yıllarla birlikte, birbirimize ne kadar uzaklaştığımızı fark ettim. O soruyu kendime yine sordum: Kan doku mudur?
Yıllardır yakın olduğum insanlar, birer yabancı haline geliyordu. Kan bağım olanlarla ilişkim, bazen bir yabancının ilişkisi gibi oluyordu. Ama o an, tam da bu yüzden düşündüm: Duygular mı bizi bağlar, yoksa kan mı?
Bir Umut
Bir gün, bir sabah, o eski dostumla tekrar buluşmaya karar verdim. Onunla geçen zamanın ötesinde, o anın duygusal anlamını paylaşmak istedim. Aradım ve kısa bir sesli mesajla, “Nasılsın?” dedim. Bunu söyledikten sonra, beklediğimi düşündüm: Sesinde bir eksiklik, bir boşluk olmalıydı. Ama yoktu, tam tersine içten bir ses geldi. “Görüşelim, belki de eskiyi yeniden keşfederiz.” O an, yıllardır kaybolan bağların yeniden kurulabileceğini düşündüm. Ve evet, belki de o eski duygusal bağımızı yeniden canlandırabilirdik.
İçimde bir umut doğdu. Belki de bir insanın duygusal bağlılığı, kanından çok daha önemliydi. O eski günlerdeki arkadaşlıklarımız, sadece bir kan bağından ibaret değildi. Aslında, dostluk, bir kalpten diğerine geçen en saf duyguydu.
Sonuç: Kan ve Duygular
Ve şimdi, o sabah düşündüğüm soruya dönüyorum. Kan doku mudur? Belki de hayattaki gerçek bağlar, fiziksel değil, duygusal bağlardır. Kan, tabii ki bir bağdır, ama insanlar arasındaki en güçlü bağlar, duygularla kurulur. Dostluk, sadece kanla bağlanmaz; sevgi, bağlılık, güven gibi duygularla sağlamlaşır. Yıllar sonra bile birbirimize “Nasılsın?” dediğimizde, o soru hala anlam taşır. Çünkü kan bağından daha önemli olan şey, birbirimize duyduğumuz duygusal bağlardır.
Bu yazıyı, içimdeki karışık duygularla yazdım. Her ne kadar bazen hayal kırıklığı ve mesafelerle dolu olsa da, kalbimdeki umut hep var. Duygusal bağlar, her zaman kan bağından daha güçlüdür.